19 Şubat 2012 Pazar

Mezarlık Manzarası 2

“Farklı ırmak yollarından gelmemize rağmen hayatlarımızı ne güzel paylaşıyoruz değil mi?” dediğinde yüzündeki her kas tek tek yalan söylüyordu.”Bu yapaylığa ne gerek var, ulan?” diye sıkıntıyla geçirdim içimden.Oysa üç aydır kimseye yalan söylememiş, içimden gelmeyen hiç birşey yapmamıştım.Yani tamda dürüstlüğümü dünyaya ilan etmek üzereydim.19 yaşındaydım son üç yılımda net olarak üç depresyon geçirmiştim.Biri diğerlerinden çok daha kanlı geçmişti.Birinin çıkışı onunla bulmuştum o ise yapaylaşıp diğeri olmak üzereydi.Çekindim,herkesin diğeri olmasından çekindiğim gibi...Oysa işler tamda ona buna benziyordu.Bende toplumda,toplumdan biri olabilirdim.Tek sıkıntım ayın sonuna yetmeyen param ya da artan harçlar olabilirdi.Hatta solcu bile olabilirdim.Ama işte aklımdan bunlar geçerken yanımda yapaylaşmasından korktuğum,korkumdan tiksindiğim bir insan vardı.
“Siktir!” dedim bana ait olmayan ama yüreğimden gelen bir sesle...Bunu hiç beklemiyordu.Onaylamalıydım.İnsanlara alıştıklarını veremediğim için hep yalnız kalmıştım.Beklenmeyen,istenilmeyen cevaplarla ama herkesi dürüstlüğümle kaybetmiştim.Şimdiyse çıkmak üzere olduğum bir depresyonun dibine sürüklüyordum kendimi,hiçbir şeye aldırmadan.Masadan kalktım arkada bıraktığıma,arkada kalanlara bakmadan/düşünmeden kendi karanlık/kimsesiz köşeme doğru uzaklaşarak berraklaştım. Ve;
 Ruhumu aşkın yapaylığına hiçbir zaman satmadım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder