Yardım bekleyecek zamanımız yoktu,küfür bile edemiyorduk.Bir
kurşun tam yanımızda işlevsiz bir beynin içinde vızıl vızıldı.Ölüm bir iki adım ötemizde bizden çok uzaktaydı.Kimse
ne olduğunu,işlerin neden bizim kontrolümüzden çıktığını bilmiyordu.21 kız arkadaş,ayaklarımızın
dibine doğru akan kırmızı bir sıvı ve ölüm...Oysa öyle sıradan bir Cuma gününe
uykulu gözlerle başlamıştım.Bir iki küfür savurmuştum her zamanki gibi.Uyanmaya
çalışmıştım,Samsa’yı ölümden kurtardığım soğuk yoğun bir kahve/ağzımdaki küfür
yoğunluğunu azaltsın diye...Şimdiyse ölmeye çalışan sessiz bir vücut uzanıyordu
tamda ayaklarımızın dibinde.Ve arkadaşımız sandığımız o sessiz bıkkın adam artık usanmış bir halde
elinde bir silah ve anlamsız ağız hareketleriyle ölünün başında duruyor ve
bağırıyordu.Biz 21 kız arkadaş kendi kişisel şokumuzu yaşıyorduk.
“senin beynin hiç bir işe yaramıyormuş.” Dedi ölen kadının
yüzünü avuçlayıp biri tamamen parçalanmış ve o boşluktan akan kanlı beyine
bakarak.Korku filmelerinde izleyemediğimiz bir sahne şimdi hayat sahnesinde
bize oynuyordu.Korkuyorduk.Ölüm yetkisi şimdi hiç güvenmediğimiz bir adamın
elinde bize dönük konuşabilen bir silahtaydı.
Adam kafasını yukarı kaldırdı.Görevini tamamlayan bir
insanın iç huzuru vardı yüzünde.Bu ifadeyi görmek hiçbir şeyin henüz
bitmediğini gösterdi ama korkumu biraz azalttı.20 kız arkadaş çığlıklarla
birbirine sarılmış halde bu olaydan zararsız çıkmayı amaçlıyordu geride kalan
insanları önemsemeden.
Adam yukarı bakarak birşeyler fısıldadı dini bir ayin
gibi/Korkunçtu.Kanlı elini havaya kaldırdı.Hemen ardından kalbinin üzerine
koydu onu korumak istercesine...Onu bütün hırslardan,lanetlerden ve insanlardan
korumuştu ama bir aptal yüzünden lekelenmişti kalbi...Silahını bize döndürdü
konuşuyordu.
“Kalbimi herkesin bencilliklerine kapattım ama başaramadım”
dedi.Dakikalar önce o kadını öldüren silahı şimdi kendine çevirmişti.Olaylar
bitmemişti ve bizim için hiçbir zaman bitmeyecekti.Aynı silah sesi tertemiz bir
yüreğe doğru vızıldadı.Adam yüzüstü yere düştü.20 kızlık tek vücut koşarak,ağlayarak
ve bağırarak insan olduklarını hatırlayarak sınıftan uzaklaştılar.Bense ölülere
ağlamak için orada kaldım bir görev adamına son görev olarak.
Acı dolu bir gündü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder