MEZARLIK FARESİ
5 Ekim 2014 Pazar
14 Ekim 2012 Pazar
LANET OLASI BÖCEK
Olcay kalkıp
geldi.Sürekli bir hareket/zaman düzleminde hiperaktif yaşam tınıları
seziliyordu.Yani herkes seziyordu bunu ama Olcay’ın sahibi bile dile
getirlemiyordu çoğu zaman.Olcay’ı saklama telaşıyla ara veriyordu bazen
olaylara bazense apaçık belli ediyordu bir Olcay’a sahip olduğunu.Kıskandırma
niyeti falan olmadığını yerli yersiz ifade ediyordu.Saat üçe geliyordu ve
anlamsızca “Rainy Night in Georgia” şarkısını aynı gece otuzikinci defa dinliyordu daha da kaç kez dinleyecek hiç birimiz
bilmiyorduk.
Bazı geceler hepimize olurdu,7 güzel arkadaştık
biz.Oturup Olcay’dan konu açardık nedensiz.Zaten nedensiz yaşıyorduk.O zengin
adamın evinde bir pikap vardı ne kendisi dokunur ne de bize izin verirdi.Ne
acı!Zengin adam pikabına değer verirdi oysa o pikap ile ne bir anısı ne de
değer verebileceği manevi bir yeri vardı.Yeri gelmişken iki cümlelik
manifestolar yazardık biz,yedi güzel arkadaş.Soğuk çay içer Olcay hakkında
konuşurduk,bir yeraltı tarikatı gibi,sessiz ve tıslayarak.
Olcay
kalkıp geldi.Yüzü mutlu bir narinlikle parıldıyordu.Aşık olmuş lanet olası
böcek,aptal aptal gülüyordu.”Kimse Olcay’sız yaşayamıyor,usta!”dedi apansız
açılıp kapanan gözleri ve derin soluk alıp verişiyle.Kafasındaki iki anten
sallanıyordu,anlamlı anlamlı bakıyordu.Lanet olası böcek,Olcay.
“Kimse
Olcay’sız düşünemiyor!”dedim.Elimde olsa ellerimde oracıkta onu öldürürdüm.Bir
Olcay’ın dünyaya ne iyiliği olabilir ki...
Lanet olası şapşal böcek...
25 Temmuz 2012 Çarşamba
23 Kare Mezarlık Fotoğrafı
Kaan Çaydamlı'dan İlhamla
Kare 1
Kare 2
Kare 3
Kare 4
Kare 5
Kare 6
Kare 7
Kare 8
Kare 9
Kare 10
Kare 11
Kare 12
Kare 13
Kare 14
Kare 15
Kare 16
Kare 17
Kare 18
Kare 19
Kare 20
Kare 21
Kare 22
Kare 23
16 Mart 2012 Cuma
Yolculuk Şarkıları 1
Mehmet Arif Derbent'in Altıkırkbeş yayınlarından 2000 yılında çıkan "Yalnız Balayı" kitabı kapsamında seçilmiş şarkılarıdır.
M.A. Derbent'e selam olsun
Mezarlık Düşleri 2
ŞER VE KUM
Elbette elleri vardır
ölümün/ön sözü
Dada aşklar yaşanır
beyaz perdede
Gösterim sonrası
yorgunluğu/şer
Blinç temellendirmez
zaman kaybını/daima
Eller buluşamaz ki
her zaman/aşkla
Penceresi aralıktır
kaygının/korku
İntihara gebedir/şer
ve kum
Yürek bunu ne hadle dillendirir
Yakamoz sarı
değildir/her zaman
Kum hakkını verebilir
mi aşkın/şer
10 Mart 2012 Cumartesi
Mezarlık Manzarası 4
Yardım bekleyecek zamanımız yoktu,küfür bile edemiyorduk.Bir
kurşun tam yanımızda işlevsiz bir beynin içinde vızıl vızıldı.Ölüm bir iki adım ötemizde bizden çok uzaktaydı.Kimse
ne olduğunu,işlerin neden bizim kontrolümüzden çıktığını bilmiyordu.21 kız arkadaş,ayaklarımızın
dibine doğru akan kırmızı bir sıvı ve ölüm...Oysa öyle sıradan bir Cuma gününe
uykulu gözlerle başlamıştım.Bir iki küfür savurmuştum her zamanki gibi.Uyanmaya
çalışmıştım,Samsa’yı ölümden kurtardığım soğuk yoğun bir kahve/ağzımdaki küfür
yoğunluğunu azaltsın diye...Şimdiyse ölmeye çalışan sessiz bir vücut uzanıyordu
tamda ayaklarımızın dibinde.Ve arkadaşımız sandığımız o sessiz bıkkın adam artık usanmış bir halde
elinde bir silah ve anlamsız ağız hareketleriyle ölünün başında duruyor ve
bağırıyordu.Biz 21 kız arkadaş kendi kişisel şokumuzu yaşıyorduk.
“senin beynin hiç bir işe yaramıyormuş.” Dedi ölen kadının
yüzünü avuçlayıp biri tamamen parçalanmış ve o boşluktan akan kanlı beyine
bakarak.Korku filmelerinde izleyemediğimiz bir sahne şimdi hayat sahnesinde
bize oynuyordu.Korkuyorduk.Ölüm yetkisi şimdi hiç güvenmediğimiz bir adamın
elinde bize dönük konuşabilen bir silahtaydı.
Adam kafasını yukarı kaldırdı.Görevini tamamlayan bir
insanın iç huzuru vardı yüzünde.Bu ifadeyi görmek hiçbir şeyin henüz
bitmediğini gösterdi ama korkumu biraz azalttı.20 kız arkadaş çığlıklarla
birbirine sarılmış halde bu olaydan zararsız çıkmayı amaçlıyordu geride kalan
insanları önemsemeden.
Adam yukarı bakarak birşeyler fısıldadı dini bir ayin
gibi/Korkunçtu.Kanlı elini havaya kaldırdı.Hemen ardından kalbinin üzerine
koydu onu korumak istercesine...Onu bütün hırslardan,lanetlerden ve insanlardan
korumuştu ama bir aptal yüzünden lekelenmişti kalbi...Silahını bize döndürdü
konuşuyordu.
“Kalbimi herkesin bencilliklerine kapattım ama başaramadım”
dedi.Dakikalar önce o kadını öldüren silahı şimdi kendine çevirmişti.Olaylar
bitmemişti ve bizim için hiçbir zaman bitmeyecekti.Aynı silah sesi tertemiz bir
yüreğe doğru vızıldadı.Adam yüzüstü yere düştü.20 kızlık tek vücut koşarak,ağlayarak
ve bağırarak insan olduklarını hatırlayarak sınıftan uzaklaştılar.Bense ölülere
ağlamak için orada kaldım bir görev adamına son görev olarak.
Acı dolu bir gündü.
7 Mart 2012 Çarşamba
Manifestolar 1
2012 insanlığa manifesto
1)Teşhirci
olun!İnsanların hayatlarını düzenli aralıklarla takip edin,kendini hayatınızı
insanlara açın.
2)Gerçekçi
yaşamayın!Maskeleriniz olsun her duruma her hayata uygun.Maskelerinizi asla
çıkartmayın.
3)Doğru söyleyeni
köyünüzden kovmayın!Önce taşlayın sonra ülkenizden çıkarın.
4)Çoğullaşın!Kurt
olun sürüden ayrılanları kapın.Kanlı dişleriniz tıka basa dolu mideniz olsun.
5)Uyuyun!Hayatınızın
yarısını uykuda geçirin.Sorunlarınız azalsın.
6)Düşünmeyin!Bu
hayati hataya asla düşmeyin,düşünmeyin.
7)Okumayın!Edebiyatla,edebiyatın
içinde ve dışındaki insanlara insanı muamele etmeyin.Gücünüz varken onları
ezin,onları birer vahşi gibi sokaklarda sergileyin.İnsanlar ibret alsın.
8)Üreyin!Tavşanlar
gibi her çalılığın altında sevişin.Hızlıca çoğalın her yeri kaplayın.En önemli
meseleniz üremek olsun,unutmayın.
9)Uzun yaşayın!Ölüm
yatağınızda sizi bulacaktır.
10)Ruhunuzu
satın!Bedeninizin keyfine bakın.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)